Öncelikle Sephora’nın DNA’sını, markasını ve Sephora’nın benimsediği güzellik yaklaşımını sormak istiyorum.
Sephora’nın DNA’sında müşterisini merkeze alan, kendisini özel hissetmesini sağlayan hizmet anlayışı var. Her fırsatta müşterilerimizin kendilerini keşfettikleri ifade ettikleri eğlenceli, renkli ve unutulmaz ve duyusal bir güzellik ortamı sunmayı amaç ediniyoruz. Herkesin daima değişim geçiren olağanüstü güzelliğini keşfetme ve ortaya koyma özgürlüğüne sahip olduğu bir dünya yaratabileceğimize yürekten inanıyoruz.
Bir pazara girdiğimizde birçok özel markamızla güzelliğe farklı ve kapsamlı bir bakış açısı getiriyoruz. Örneğin; Türkiye gibi bir pazarda amacımız gerçekten güzellik pazarını büyütmek ve bunu yenilik getirerek şekillendirmek. Mağazada göreceksiniz, trendleri getirerek pek çok yeniliğe imza atıyoruz. Mesela Türkiye’de Rare Beauty’yi müşterimizle buluşturduğumuzda, müşterilerimizin dudak yağı gibi daha önce fark etmediği veya satın almadığı bu tarz ürünlerinden çok heyecanlandığını gördük. Bizim yaptığımız aslında sadece satış değil; bir bakış açısı sunma meselesi…
Güzelliğin kişisel olduğunu söylüyorsunuz…
Elbette güzellik kişiseldir. İnsanların kendilerini güzellik yoluyla ifade etme biçimleri çok kişiseldir çünkü. Marka DNA’mızda, ekiplerimiz ile mağazalarımızda bizimle olan tüketicilerimiz arasında çok güçlü bir bağlılık olduğunu söyleyebilirim. Bunun en önemli sebebi de bu kişiye özel uzmanlığı ve deneyimi yansıtmaktaki farkımız.
Sephora’nın kuruluş hikayesinde de deneyimdeki bu farklı vizyon var zaten. Sephora 50 yıl önce Fransa’da küçük bir kasabada kurulduğunda, o zamanlar tüm kokular kilitli dolaplarda satılıyormuş ve kurucumuz bunun doğru olmadığını fark edip; ‘etkileşime ihtiyacımız var, serbest erişime ihtiyacımız var, müşterinin ürüne dokunmasına, keşfetmesine ihtiyacımız var’ diyerek bu süreci değiştirmeye cesaret etmiş. İşte biz de o günden beri bu vizyonu ve misyonu koruduk. Bizim mağazalarımızdan herhangi birinden içeri girip bir ürünü keşfetmek, güzellik danışmanlarımızdan birine makyajınızı yaptırmak, göz makyajınızla ilgili ipuçları almak veya cilt bakımının nasıl yapılacağını öğrenmek her seferinde farklı bir deneyim.
Şimdi artık bu özel mağaza tecrübesine çok yönlü dijital yetenekler de ekliyoruz. Müşterilerimizin her zaman her anında yanında bir Sephora’sı var; Sephora mobil uygulamamız ve online satış kanalımızla da günün her anında güzellik topluluğumuzla birlikte olabiliyoruz.
Sephora’nın sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve çeşitliliğe yaklaşımı nedir?
Sephora’nın doğasında, DNA’sında kapsayıcılık var. Mağazamızdaki ekipleri görüyorsunuz, dünyanın her yerinde aynı çeşitlilik geçerli. Her gün buna dair farklı tecrübeler ediniyorum, size çok yakın zamanda farklı bir ülkede yaşadığım ve beni çok gururlandıran bir durum üzerinden konuyu anlatmak isterim. Üç hafta önce Polonya’daydım. Yeni bir cilt analizi cihazımız vardı. Güzellik danışmanlarından biri çalıştığından emin olmak için benim cildimde bir test yaptı ve bana sistemin nasıl çalıştığını gösterdi. Bu sırada ona Sephora’daki deneyimini, neden burada çalıştığını ve Sephora’nın ona ne hissettirdiğini sordum. Bana onun için en önemli konunun işe geldiğinde kendisi olabilmek olduğunu söyledi ve Sephora’da tam anlamıyla bunu yaşayabildiğini belirtti.
Sürdürülebilirlik konusunda ise pek çok projemiz var ve bu konuyu son derece önemsiyoruz. Dünyadaki amiral mağazamız Champs-Élysées’yi yeniden açtık, şimdi de Bağdat Caddesi mağazamızı açıyoruz. Tüm bu yatırımlarda, mağazalarımızı tasarlarken önceliğimiz enerji tüketimini azaltmak, geri dönüştürülebilir malzemeler ve temiz ürünler kullanmak.
Sephora Stands programı altında yapılan çalışmaları özetleyebilir misiniz?
“Sephora Stands” bizim global ölçekte sosyal sorumluluk programımız. Bu programla amacımız bulunduğumuz bölgelerde başta kadınlar olmak üzere belirli topluluklara katkı sağlamak. Bu programın içerisinde Classes for Confidence dediğimiz müşterilere özgüven aşılamayı hedefleyen özel toplantılar yapıyoruz. Ayrıcalıklı olmayan bazı müşteri gruplarını özellikle bu toplantılara davet edip, güzelliğin eğlenceli ve güçlü dünyasını deneyimlemelerini sağlıyoruz. Tek amacımız özgüven inşa etmelerinde onlara destek olmak.
Türkiye’nin de içinde olduğu bazı ülkelerde özellikle kozmetik sektöründe girişimci kadınları destekliyoruz. Marka kurucularını destekliyoruz, onlara tavsiyeler veriyor, ürünleri hakkında geri bildirimlerde bulunuyoruz. Markalarını büyütmelerine yardımcı olmak, Sephora’nın güzellik topluluğu olarak büyümesini devam ettirmek öncelikli amaçlarımızdan.
2024 yılında güzellik sektörünü hangi üstün teknolojiler etkileyecek? Ne düşünüyorsunuz?
Öncelikli olarak, güzelliğin çok hızlı büyüyen bir sektör olduğunu söyleyebilirim
Burada gördüğünüz ekipler sadece ürün satmıyorlar, aslında topluluğumuz ve tüketicimizle özel ve kişisel bir bağlantı kuruyorlar. Peki gelecekte ne olacak? Covid sonrası dönemdeyiz. Makyajı çok hızlı büyüyen, çok büyük bir kategori olarak görüyoruz. Bu süreçte bakım kategorisi de oldukça güçlendi. Bu kapsamda yeni ve hızlı büyüyen kategorimiz ise saç.
Sadece Türkiye’de mağazalarımızda, güzelliği yaşayan, güzelliği seven yaklaşık 500 güzellik uzmanımız var. Onları sürekli güncel tutarak tüketicimizin değişen beklentileri için en doğru servisi vermelerini destekliyoruz.
Özellikle Z kuşağının müşteri tabanımızın önemli bir parçası olduğunu ve aynı zamanda güzelliği keşfetmenin eğlenceli yollarını aradıklarını söyleyebilirim. Şu anda İstanbul’daki Bağdat Caddesi mağaza açılışımızdaki yoğun ilgiyi hepimiz gördük. Bu genç kuşak ve onların iletişim alışkanlıkları sayesinde tüm markalar inanılmaz bir değişim yaşıyor aslında.
Önümüzdeki dönemde bizim için çok önemli bir konuda sürdürülebilirlik etrafındaki çalışmalar olmaya devam edecek. Sephora olarak uzun yıllardır çevreye önem veren olumlu girişimleri teşvik ediyoruz. ‘Good For’ programımız birkaç yıldır üzerinde çalıştığımız bir proje. Artık müşterilerimize satın aldıkları ürünler hakkında daha fazla şeffaflık sunarken ‘herkes için iyi’ ve ‘gezegen için iyi’ ürünleri öne çıkarıyoruz. Bu proje 5.000’den fazla ürün seçeneği ile de geliştirmeye devam ediyoruz.
Bu program ile;
-2020 yılında cilt bakımı ve makyaj malzemeleri ambalajlarına yönelik geri dönüşüm sistemini tanıttık.
-2022 yılında Avrupa’da 74 ton ambalaj atığı topladık.
-Avrupa’daki mağazalarımızın 2/3’ünü güzellik ürünü ambalajlarını geri dönüşüm amacıyla toplayan mağaza haline getirdik.
-Dünya çapındaki mağazalarımızın %90’ında azaltılmış elektrik tüketimi sağlayan led aydınlatmalar kullanıyoruz.
-Kasa çantalarımızın tamamını %100 geri dönüştürülebilir kağıttan üretiyoruz.
-Üyelerimize verdiğimiz ‘gold kart’larımızın hammaddesinde kullandığımız yeni kağıt türü sayesinde 2 ton daha az plastik tüketimini sağladık.
Sephora’nın ekonomik boyutlarından bahsedebilir miyiz?
Sephora’nın dünya genelinde 46 bin çalışanı var, bunun yaklaşık 39 bini mağazalarda. 35 pazarda varız; 3 bine yakın mağazamız var. Dünya çapında faaliyet gösteren tek perakendeci biziz. Avrupa’da rekabetimiz var ancak ABD’de farklı, Asya’da farklı rakiplerimiz var. Global olan tek güzellik perakendecisi biziz.
2022’de 12 milyar ciro yaptık. Öngörülebilir gelecekte hayalimin 20 milyara ulaşmak olduğunu söyleyebilirim.
BAĞDAT CADDESİ’NE MAĞAZA AÇTI, TÜRKİYE’DE BÜYÜYECEK
Bağdat Caddesi’nde yeni bir mağaza açtınız. Peki Türkiye’deki hedefleriniz neler?
Türkiye bizim için önemli bir pazar. Avrupa’ya bakacak olursak 4. sırada. Yatırım yapmaya devam edeceğiz çünkü İstanbul’un büyük bir potansiyeli var. Yine Türkiye’nin genel olarak daha fazla mağaza açmak için uygun bir pazar olduğunu düşünüyorum.
Kaç şehirdesiniz?
Türkiye’de şu anda 9 şehirdeyiz. Önümüzdeki yıl İstanbul genelinde güçlü yatırım planımız var. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki önemli projeleri de takip ediyoruz. Birinci önceliğimiz mağaza sayımızı arttırmak. İkincisi ise mağazalarımızı genişletmek çünkü geçmişte yaptığımız gibi daha fazla markayı hatta bugün Türkiye’de henüz olmayan markaları pazara sokma gücümüz var. Öte yandan kritik olan çok kanallı pazarlamaya hizmet etmek bizim için son yıllarda değişmeyen bir öncelik.
Burası güzel bir bina ve sanırım beş katlı.
Binamızın tamamı beş katlı; iki katı mağaza olarak kullanılırken; diğer üç katı merkez ofisimiz olacak. Binamızda ayrıca ekibimize yönelik teknik eğitimler verdiğimiz, eğitim merkezimiz olan Sephora Akademi adıyla özel bir alanımız da bulunuyor. Öğretmek; önemsediğimiz bir kavram. Ekiplerimize en iyi şekilde iletişim kurabilmeleri, tecrübeyi en iyi şekilde aktarabilmeleri için de eğitimler veriyoruz. Bizim için bu önemli, kültürümüzde var. Dünya çapındaki gerçek gücümüz ekiplerimiz. Ekipler Sephora’nın ruhu. Onlar Sephora’nın tutkusu ve bu yüzden en büyük yatırımı ekiplerimize yapıyoruz. Bence bu da bizi eşsiz kılıyor.